Kurumsal Sosyal Sorumluluk ve Kurumsal Vatandaşlık
16 Ekim 17
19. Yüzyıl’da hayatımıza giren kurumsal sosyal sorumluluk kavramı her geçen yıl yerini daha da sağlamlaştırarak yoluna devam etmiştir. Günümüzde kavram şirketler için vazgeçilmez bir hal almıştır. İçeriği her geçen gün daha da güçlenen kurumsal sosyal sorumluluk her şirketin misyon, vizyon ve çalışma alanına bağlı olarak farklılık göstermektedir. Ayrıca şirket bünyesinde eş zamanlı olarak farklı ve sürdürülebilir sosyal sorumluluk projeleri yürütülebilmektedir. Şirketler yıllık bütçelerinin bir kısmını projelere aktarmaktadırlar. Aslında bu noktada şirketlerin yıllık bütçelerinin bir kısmını toplumsal fayda için kullandıkları söylenebilmektedir.
Günümüzde kurumsal sosyal sorumluluk kavramının içeriğine bakıldığında bünyesinde pek çok bileşeni barındırdığı görülebilmektedir. Yalnızca belli projelere sponsorluk yapmak ya da kısa vadeli geçici projeler üretmek KSS için yeterli değildir. Konuya dair yapılan çalışmalar ve yenilenen kriterler ile artık çalışanın memnuniyeti, etik çalışma standartları, firmanın dünya kaynaklarını nasıl kullandığı ve doğaya verdiği zarar gibi maddeler de büyük önem kazanmıştır. Şirketler değerlendirilirken tüm bu kriterler göz önünde bulundurulmaktadır. Örneğin; bir firma çevreyi korumaya yönelik projeler üretir ve uygularken, kendi şirketi bünyesinde çevreye verdiği zararı en aza indirgemez ve dünya kaynaklarını bilinçsiz ve orantısız bir şekilde kullanmaya devam ederse, bu onun kurumsal sosyal sorumluluk kavramını tam olarak yerine getirmediğine işaret eder. Geçmişte böyle bir durum görmezden gelinirken, günümüzde daha da netleşen kriterler çerçevesinde hoş karşılanmayacaktır. Bu nedenledir ki, pek çok şirket yıllık olarak yayınladığı kurumsal sosyal sorumluluk raporlarında, projelerin yanı sıra çalışan hakları, etik standartlar ( çalışma saatleri, çocuk işçi çalıştırmamak vs.), şirket bünyesinde yapılan tasarruflar ve toplumsal/çevresel faydaya yönelik sayısal ve somut verilere yer vermektedir. Bir diğer taraftan tüm bunlar şirketin şeffaflığına işaret etmektedir.
Kurumsal sosyal sorumluluk kavramıyla ayrılmayacak bir diğer kavram ise kurumsal vatandaşlıktır. Kurumsal vatandaşlık kurumsal sosyal sorumluluk içerisinde yer alan bütün kriterleri kapsamaktadır. Bu kriterleri en iyi şekilde yerine getiren şirketler iyi birer kurumsal vatandaş olarak adlandırılır. Kavramın temelinde şeffaflık, hesap verebilirlik ve düzenli ölçümleme yer almaktadır.
Peki tüm bunlar çalışanlar, tüketiciler ve şirketler kapsamında nasıl yankı bulmaktadır ve her üç taraf için ne gibi faydaları beraberinde getirmektedir? Yapılan araştırmalar gösteriyor ki tüketiciler artık toplumsal fayda için artı değer üreten ve kurumsal sosyal sorumluluk aylayışını gerçek anlamı ile içselleştirmiş firmaları tercih ediyorlar. Tüketicilerin zihninde oluşan pozitif algı onları markaya, markanın ürünleri ve hizmetlerine yönlendiriyor. Şirketler kurumsal sosyal sorumluluk anlayışları marka imajlarını ve değerlerini hem tüketici hem de yeni yatırımcılar ayağında daha güçlü bir konuma taşıyorlar. Şirketler artan değerleri ile daha sözü geçen ve kabul gören bir statüye yükseliyorlar. Doğru etik uygulamalar sayesinde daha nitelikli personelleri çekiyor ve onların motivasyonlarına katkı sağlıyorlar. Var olan çalışanların yaratıcılıkları ve verimlilikleri artarken; şirkete ve markaya olan aidiyetlerinde de artışlar gözlemleniyor.
Tüm bunlar çerçevesinde söylenebilir ki; doğru kurumsal sosyal sorumluluk ve kurumsal vatandaşlık anlayışı ile şirketler pek çok noktadan artı değer üretebilmektedir. Toplumsal fayda için yapılan doğru projeler ile sorunlara çözümler üretilirken, şirket bünyesinde yapılan doğru etik uygulamalar ile çalışan da desteklenmektedir.